Geçenlerde sosyal medya hesabımda gezinirken Martı Dergisi'nin bir paylaşımı takıldı gözüme. "Fotoğrafın öyküsünü yaz." diyordu ilk cümlesinde. Bu da benim girdabım işte, dayanamadım. Daveti görür görmez düşünmeden isteğe uydum. Fotoğraftan ilham alarak sadece 20 kelimeden oluşan kısacık bir öyküydü beklenen.
Fotoğrafla bakıştık, tesadüfen mi yoksa emre itaatten mi bilemiyorum, tam tamına yirmi kelime toparlanıverdi zihnimde. Yirmi kelimeyi diziverdim sırasıyla:
"Gözlerim dalmış uzaklara...
Bir şarkı çalıyor radyoda: Geçip giden zamanları, Bir yerlerde bulsam...
Karşılıklı oturuyoruz ben ve zaman,
zamana karşı..."
Bu kadar kısacık bir öykü... Siz de eğer katılmak isterseniz buradan ilgili gönderiyi bulabilirsiniz. Aslında gönül isterdi ki bu fotoğraftan yola çıkarak başlattığım yirmi kelimelik serüvene siz de katın sözcüklerinizi. Fakat buranın kuş uçmaz kervan geçmez bir yer olduğunu biliyoruz :) Bir zamanlar noktayla biten cümlelerin şimdilerde yerini gülen yüzlere bıraktığı çağdan herkese selamlar, sevgiler :)
Comments